Katılım Bankacılığı Gelİşİyor
Payment System Magazin dergisinin Ağustos 2016 sayısında yayınlanmış olan yazımdır.
Ülkemizde ilk kez 1985 yılında “Özel Finans Kurumu” adı altında faaliyete başlayan sektör, 2005 yılında Bankacılık Kanunu ile “Katılım Bankacılığı” olarak tescillendi. Bu düzenleme ile “Banka” statüsü kazanan sektöre rağbet de hızla arttı. 2005 yıl sonunda mevduatta %3,2 aktifte %2,4 olan Katılım Bankacılığı pazar payları, 2015 yıl sonunda sırasıyla %5,9 ve %5,1’e ulaştı.
Katılım Bankaları tarafından
uygulanan faizsiz bankacılık modeli, aslen İslami finans sistemine dayanıyor. Bu
modelle, finansal işlemlerin İslami şartlara göre dürüst ve sosyoekonomik açıdan
adil biçimde gerçekleştirilmesi amaçlanıyor. Uygulanan Faizsiz Bankacılık
modelinde faiz yasağının yanı sıra; belirsizlik, aşırı risk, spekülasyon ve
topluma zararlı ürünlerin satışına yönelik hizmetlerin verilmesi de yasak.
Dünyadaki Tarihsel Gelişimi
Katılım Bankacılığı, Dünyada
İslami Bankacılık olarak adlandırılıyor ve başlangıcı 1963’te Mısır’da kurulan
bir mevduat bankasına dayanıyor. 1973’de İslami Kalkınma Bankasının
kurulmasından sonra da sisteme diğer benzer kuruluşların katılmasıyla birlikte
tüm Dünyanın kabul ettiği bir bankacılık modeli haline geliyor.
Uluslararası İslami Finansal
Hizmetler Kurulu raporuna göre 2015 sonu İslami Finans endüstrisinin dünya
çapındaki toplam varlığı 1,88 Trilyon USD. Bu rakamın %79,6’sı 1,5 Trilyon USD
ile Banka Varlıklarından, %15,5’i 290,6 Milyar USD ile Sukuktan oluşuyor. Standard
& Poor’s (S&P) Haziran ayı raporuna göre endüstrinin toplam varlığı
yakında 2 Trilyon USD’yi geçecek ve önümüzdeki 10 yıllık dönemin sonunda bu
rakam 3 Trilyon USD’yi bulacak. Ernst & Young’ın 2016 Dünya İslami
Bankacılık Rekabet Raporu’nda da bahsedildiği gibi, bu gelişmenin başını Katar,
Endonezya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Türkiye çekiyor.
Sektörün dijital bankacılık alanında yapacağı yeni yatırımlarla mevcutta 100
milyon olan toplam müşteri sayısını önümüzdeki 10 yıllık dönemin sonunda 200
Milyona çıkartması bekleniyor.
Ülkemizde Katılım Bankacılığı
Bu bilgiler ışığında, ülkemizdeki
duruma bakarsak; Türkiye Katılım Bankacılığı sektörüne ilişkin 2015 yıl sonu
göstergeleri ise şöyle;
Türkiye Katılım Bankacılığı Başlıca
Göstergeleri – 2015 Yıl Sonu
|
||
Toplanan Fonlar
|
Kullandırılan Fonlar
|
Toplam Aktifler
|
74,4 Milyar TL
|
79,2 Milyar TL
|
120,3 Milyar TL
|
Özvarlık
|
Personel Sayısı
|
Şube Sayısı
|
10,6 Milyar TL
|
16.554 Kişi
|
1.080 Adet
|
Sektörün yeni oyuncuları Ziraat
Katılım ve Vakıf Katılım Bankalarının yarattığı sinerji ve güven unsurları sayesinde,
ülke içinden ve dışından yeni fon kaynaklarının sisteme gireceğini şimdiden
öngörmek mümkün. Sektör, Körfez Bölgesinde yoğunlaşan yabancı yatırımcı
fonlarını Ülkemize çekerek, Türkiye’yi İslami Finans alanında bir merkez haline
dönüştürmeyi hayal ediyor. Eğer planlanan aksiyonlar alınabilirse, bu hayalin
gerçekleşmesi hiç de zor değil.
Katılım Bankalarının hitap ettiği
ana müşteri tabanı, dini vecibeler nedeniyle faizsiz bankacılık hizmetini tercih
eden muhafazakâr kitle olsa da, rekabetçi fiyatlar uygulandığında toplumun tüm
kesimlerinden fon toplanabiliyor. Ancak Sektörün ana hedefi, muhafazakâr
kesimin yastık altında tuttuğu ve ciddi büyüklükte olduğu tahmin edilen atıl
kaynağın faizsiz modelle finansal sisteme dâhil edilerek “finansal erişilebilirliği”
arttırmak; bu yolla varolan kaynakları ekonomiye kazandırmak ve reel sektöre
aktarabilmek.
2025 Vizyonu
"Hedefi Olmayan Gemiye Hiç Bir Rüzgar Yardım Edemez"
Montaigne
Katılım Bankacılığı 2025 yılına
yönelik sektörel hedeflerini 2013 yılında BDDK ve Türkiye Katılım Bankaları
Birliği’nin ev sahipliğinde düzenlenen “Katılım Bankacılığı ve Faizsiz Finans
Çalıştayı”nda belirlemişti.
Ve bu Çalıştay sonuçlarından yola
çıkılarak Mart 2015’de yayınlanan “Türkiye Katılım Bankacılığı Strateji
Belgesi” ne göre;
- Mevcutta %5-%6 arasında değişen sektör pazar payının 2025 yılı itibariyle %15’e ulaşması ve sektörün dünya standartlarında finansal ürün/ hizmet sunar hale getirilmesi hedefleniyor.
- %15 Pazar payına ulaşmak için sektörün öz sermayesinin 30 Milyar USD’ye, aktif varlıkların ise 300 Milyar USD’ye çıkartılmasının gerekeceği öngörülüyor.
Söz konusu hedeflere
ulaşılabilmesi için sektör temsilcilerine ve Devletin ilgili kurum ve
kuruluşlarına da pek çok görevler düşüyor. Bu amaçla Aralık 2015’de Başbakanlık
tarafından “Faizsiz Finans Koordinasyon Kurulu” oluşturulmuş. Kurul, Hazine
Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanın başkanlığında yılda üç kere toplanarak faizsiz
finansın geliştirilmesi ve bu alanda gerekli koordinasyonun yapılması amacıyla
faaliyet gösteriyor.
Eğitim ve Uzmanlaşma
Sektör, İslami hukuk kurallarına
ve Faizsiz Bankacılık şartlarına uygun eğitimli Bankacı sıkıntısı çekiyor. Türkiye
Katılım Bankaları Birliği bünyesinde düzenlenen eğitimlerle bu durum aşılmaya
çalışılıyor. Mevcutta 17 bin Katılım Banka çalışanı ve 1080 Şubeyle hizmet
veren sektör, 2025 hedeflerine yönelik Katılım Bankacılığı Uzmanları
yetiştirmeyi hedefliyor.
Gelecekten Beklentiler
Ziraat Katılım ve Vakıf Katılım
Bankalarının sektöre girmesinin yanında, mevcut Katılım Bankalarının da Strateji
belgesinde planlandığı şekilde sermaye artışı yapmalarıyla sektör giderek
güçlenecek.
BDDK, BIST, TCMB ve Diyanet
İşleri Başkanlığı gibi kurumlarda Katılım Bankacılığı birimleri oluşturularak
koordinasyonun arttırılması ve Faizsiz Finans Koordinasyon Kurulu sayesinde Sektöre
hız kazandırılacak.
Katılım Bankacılığı mevzuatının, gelişmiş
İslami Finans ürünlerine sahip pazarlarla rekabet edebilmesine izin verecek
şekilde düzenlenmesi; Sukuk pazarının geliştirilmesi ve BIST üzerinden alınıp
satılması olanaklı hale getirilecek.
Ticari firmalara kullandırılan
fonların, firma ortaklığına dayalı bir sistemle yapılmasından kaynaklı sorunlar
giderilerek, sistem basitleştirilecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder