Zamanımızı neye harcadığımız, muhtemelen
verdiğimiz en önemli karardır.
Ray Kurzweil
11 Eylül saldırılarından sonra oluşan yenidünya düzeninden ilham alınarak tasarlanan “Person of Interest” 2011 yılında gösterime girmiş bir Amerikan dizisi. Dizi Amerikalı bir milyarder tarafından geliştirilmiş “Makine” adlı bilgisayarın muhtemel suçları önceden tespit ederek, bunların küçük bir ekip tarafından engellenmesini konu ediyor. Muazzam bir yapay zekâ ürünü olan “Makine” tüm dünyadaki kameraları ve elektronik haberleşmeyi izliyor, bu anlık bilgileri Amerikan İstihbaratından aldığı bilgilerle harmanlayıp potansiyel suçluları, suçları ve terörist saldırıları önceden tahmin ediyor.
Günümüz kentlerinde terörizm ile
baş edebilmek için büyük veriyi anlık olarak işleyen ve yerinde tahminler yapan
“yapay zekâ” ürünlerinden faydalanmak kaçınılmaz. “Yapay zekâ” büyük verinin hızlı bir şekilde
işlenmesinin gerektiği birçok farklı alanda da kullanılıyor.
YAPAY ZEKÂ NEDİR?
Yapay Zekâ; insan zekâsına özgü görsel
algılama, konuşulanı anlama, olaylar arasındaki ilişkileri kurabilme, karar
verme ve yabancı dilleri tercüme etme gibi işleri yapabilen tüm bilgisayar
sistem ve teorilerini ifade etmektedir.
Yapay zekânın tarihi antik
çağlara kadar dayanmaktadır. Bu alandaki ilk somut adım 1300’lerde Ramon Llull
ve ardından Gottfreid Liebniz tarafından atılmıştır.
Yapay zekânın gelişim sürecinde önemli
bir yer tutan "Makineler düşünebilir mi?" sorusu ile makine zekâsını
tartışmaya açan Alan Turing bir İngiliz matematikçisi ve bilgisayar
bilimcisidir. 1912 – 1954 yılları arasında yaşamış olan Turing’in kendi adıyla
anılan Turing Testi bulunmaktadır.
Yıllar içinde bilgisayarların
gelişimi ve işlem gücünün artmasıyla birlikte yapay zekâ insan zekâsına karşı
ilk galibiyetini 11 Mayıs 1997’de Deep Blue adlı bilgisayarın Dünya Satranç
Şampiyonu Garry Kasparov’u yenmesiyle almıştır.
YAPAY ZEKÂ UCUZLUYOR
Bill Gates’in “Yapay Zekânın
geleceğini en iyi tahmin eden kişi” olarak tanımladığı füturist Ray Kurzweil’e
göre;
- 2020’de Bin Amerikan Doları ile satın alınacak
bir bilgisayarın gücü, bir insan beyni gücünde olacak.
- 2045’de ise aynı tutar ile bir milyon insanın
beyin gücünden daha da güçlü bir bilgisayar satın alınabilecek.
IBM’in 1985 – 1997 yılları
arasında satranç amaçlı geliştirdiği Deep Blue için Yüz Milyon Amerikan Doları
harcadığı düşünülürse, önümüzdeki yıllarda yapay zekâdan daha çok
faydalanacağımız kesin.
YAPAY ZEKÂ ARAMIZDA
Yapay zekâ şimdiden günlük
ödemelerin ve yatırımların yönetimi, otomatik bildirimler ve müşteri hizmetleri
yönetimi gibi alanlarda kullanılıyor. “Büyük veri”yi etkin bir biçimde analiz
edebiliyor. Konuşmaları, görüntüleri, metinleri, online davranış biçimlerini
tanımlıyor ve bu verileri baz alarak kara para işlemlerini, dolandırıcılık
girişimlerini saptayabiliyor ya da satış/ pazarlama amaçlı kullanabiliyor.
Akıllı makineler ve teknoloji,
verileri kullanarak müşteriyi daha iyi anlayabiliyor, müşterinin beklentisine en
uygun hizmeti ve dijital deneyimi sunabiliyor. Örneklemek gerekirse;
- Ispanyol Banco Santander, 2014’de Çağrı Merkezi
üzerinden şifreyi kaldırarak ses tanıma yöntemine geçti. 2016 Mart’ında ise iPhone
SmartBank uygulaması üzerinden sesle bankacılığı devreye aldı. Bu uygulama
sayesinde kullanıcılar, işlemlerine şifre girmeden, elle arama yapmadan ve
sadece soru sorarak ulaşabiliyorlar. Müşteriye basit ve kolay finansal hizmet
sunan bu uygulama aynı anda biyometrik tanımlama ve yapay zekâ teknolojilerini
içeriyor.
- İskoç RBS, Luvo adını verdiği yapay zekâya sahip
anlık mesaj uygulaması ile hem Banka personelinin sorularını, hem de aynı
mantıkla müşterilerinden gelen soru ve talepleri karşılıyor ve sonuçlandırıyor.
Luvo’nun yetersiz kaldığı noktalarda, mesajlaşma uygulaması bu alanda uzman bir
Banka personeline yönleniyor.
Makine ile insanın vereceği yanıtların ayırt edilmesi
amaçlı Turing Testi işte tam da bu ve benzeri uygulamaların başarısını ölçmekte
kullanılabilmektedir.
- İsveçli Swedbank, Nina Web uygulaması ile
internet sitesi üzerinden müşterilerine anlık mesajlaşma hizmeti sunuyor.
İsveç’in en büyük perakende bankası olan Swedbank İsveç, Baltık Ülkeleri, Çin
ve ABD’de faaliyet gösteriyor ve toplam 8 Milyon müşterisi bulunuyor. Nina Web yapay
zekâya sahip ve müşterilerin sorularına anında akıllı yanıtlar veriyor,
gerektiğinde müşteriye önerilerde bulunuyor, yönlendiriyor.
Swedbank’ın 4 Milyon müşterisi Nina Web’i kullanıyor ve aylık
mesajlaşma sayısı 30 Bine ulaşıyor. Nina Web ile müşterilerin %78’i sorularına
yanıt alarak hizmetten memnun şekilde ayrılıyorlar.
YAPAY ZEKA FİNANS ve ÖDEME
SİSTEMLERİNİ NASIL ETKİLEYECEK?
“Yapay zekâ” bireylerin ve kurumların yatırım, risk ve ödeme
kararlarına farklı biçimlerde destek sağlıyor. Özellikle finansal kurumlar bu
teknoloji sayesinde kişiye özel gerçek zamanlı ve ucuz hizmet sunabiliyorlar;
- Otomatize edilmiş finansal danışmanlık ve planlama sistemleri yatırım kararlarında kullanıcılarına yardımcı oluyor. Bu robot sistemler, geleneksel bankacılık anlayışının ötesine geçerek, gündemi ve piyasa trendini takip ederek, yatırımcının hedeflerine göre al-sat tavsiyesi veriyorlar.
- Dijital varlık yönetim sistemleri, görece daha alt segmentte yer alan bireylere düşük ücretlerle varlık yönetim hizmeti sunuyor.
- Akıllı cüzdanlar, kullanıcıların ihtiyaçlarını ve harcama alışkanlıklarını izleyerek; bireysel finansman, kredi, birikim ve harcamaları hakkında müşterilerine yönlendirmeler yapıyorlar.
“Yapay zekâ” kurumsal karar alma mekanizmalarında, finansal
sahtecilik ve suçların tespitinde de giderek daha etkin bir şekilde kullanılmaya
başlanacaktır. Özellikle veriye dayalı karar alan banka ve sigorta sektörünün
bu teknolojiden daha çok faydalanacağını şimdiden öngörebiliriz.
INSAN GÜCÜ TARİHE Mİ
KARIŞACAK?
Yapay zekâ, finansal kuruluşlarda müşteri deneyimini geliştirecek,
basit işlemlerden sorumlu çalışanların işlerini kolaylaştıracak ve bu çalışan
grubunun zaman içinde sayıca azalmasına neden olacaktır. Ancak, karmaşık süreçlerde sözkonusu
olduğunda müşteriler daha uzman çalışanlarla temas ederek işlemlerini
tamamlayacaklardır.
Yapay zekânın finansal hizmetlerde daha fazla kullanılmaya
başlanmasıyla birlikte, bu sistemlerin tasarlanması, yaratılması, tanımlanması,
analiz edilmesi, geliştirilmesi, pazarlama ve iş planlarının oluşturulması gibi
alanlarda teknik ekiplerle çalışabilecek uzmanlara ihtiyaç artacaktır.
Bu açıdan bakıldığında, yapay zekâ kullanımının artmasıyla
birlikte finansal sektörü bekleyen konuları şöyle tanımlayabiliriz;
- İnsan kaynağının değişim/ dönüşümü
- Bilgi sistemlerindeki verilerin ya da fiziki verilerin yapay zekâ sistemlerine kaynak
olabilecek “bilgi” haline dönüştürülmesi
- Dijital müşteri bilgileri üst düzeyde güvenliğinin sağlanması
- Sistemlerin ve işlemlerin giderek daha da dijitalleşmesi ile güvenlik sistemlerinin
güçlendirilmesi
- Ödeme işlemlerinin kimlik doğrulama süreçlerinin hatasız ve güvenilir hale getirilmesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder