8 Mart 2013 Cuma

Dünya Barış Süreçleri - I

Ülkemizde İmralı Süreci veya Barış Süreci olarak adlandırılan görüşmeleri Türk ve Dünya kamuoyu yakından takip ediyor. Bizde bunlar olurken, acaba geçmişte bu süreçleri diğer ülkeler nasıl yönetmişler diye merak ettim. 

Önceliği Kuzey İrlanda ile ilgili çözüm sürecine verdim ve öğrendiklerimi paylaşmak istedim. Bundan sonraki yazılarımda da ara ara ETA ve dünyadaki diğer barış süreçlerinin nasıl sonuçlandırıldığına ilişkin paylaşımlarda da bulunacağım. 


Kuzey İrlanda süreci “bir bölge iki halk” anlayışına dayalıdır. Yıllarca süren çabalar sonucunda her iki tarafın da kararlılığı ile sonuca gidilebilmiştir. Bu süre içinde pek çok hükümet değişmiş, ancak kararlılık sonucu getirmiştir.

Barış sürecinde liderlerin kişilikleri ön plana çıkmaktadır. Kuzey İrlanda barış sürecinde Tony Blair ve onun kabinesindeki Kuzey İrlanda Bakanı Mo Mowlam etkili bir kadın olarak korkmadan olayların üzerinde gitmiştir. Kadın Bakan yeri geldiğinde hapishanelere kadar gidip insanlara işkence yapmış kralcı mahkumlarla çay içip onları ikna etmiştir. Belfast’ta görüşmeler devam ederken, görüşme odasına girmek istemeyen Gerry Adams’a Sinn Fein’in, ‘bu odaya girmezsen kafanı kırarım’ dediği bile söylenmektedir.

Kuzey İrlanda Barış Süreci

Kuzey İrlanda’da 1920’den sonra tırmanmaya başlayan anlaşmazlıkların esas kaynağı sendikacı ve milliyetçilerdi. Bu tutucu kesim 1930 ve 1940’lardan sonra İngiltere’den ayrılarak İrlanda’nın bağımsızlığına giden yolu açmışlardır. Bugün ise sendikacılar Kuzey İrlanda’nın İngiliz statüsünün korumasını, milliyetçiler ise İrlanda Cumhuriyeti’ne katılmasını istemektedirler.

Barışın sağlanması ve hükümet yetkisinin devri için yapılan bir dizi başarısız girişim, 1969 yılında patlak veren isyan ile İrlanda Cumhuriyet Ordusunun (IRA) Ağustos 1994'te ilan ettiği ateşkese kadar olan süreçte gerçekleştirilmiştir.

Ateşkes ilan edildikten kısa bir süre sonra, İngiliz hükümeti Sinn Fein ve Cumhuriyetçi Parti ile İrlanda’daki İngiliz egemenliğini sona erdirmek üzere ile görüşmelere başlamıştır. Görüşmelere İlerici Birlikçi Parti (PUP), Demokratik Birlik Partisi (UDP) ve paramiliter gruplarla ilişkili partiler de katılmıştır.

Şubat 1996’daki IRA Canary Wharf bombalamasından sonra, Sinn Fein görüşmelerden çıkarılmıştır. 19 Temmuz 1997 tarihinde, IRA ateşkesi yenilemiş ve Sinn Fein 29 Ağustos'ta görüşmelere yeniden kabul edilerek ve Demokratik Birlik Partisi (DUP) ile Birleşik Krallık Birlikçi Partisinin (UKUP) çekilmesine neden olmuştur.

Hayırlı Cuma olarak da bilinen Belfast anlaşması 10 Nisan 1998’de imzalanarak, 22 Mayıs 1998’de Kuzey İrlanda’da yapılan referandum ile halk tarafından kabul edilmiştir.

Anlaşmaya göre Kuzey İrlanda halkı istediği sürece bölge İngiltere’ye bağlı kalacak; ancak, ileride bölgede yaşayan halk İngitere’den ayrılmayı talep ederse İngiliz ve İrlanda hükümetleri Birleşik İrlanda için hazırlık yapacaklardır.

Anlaşma aynı zamanda geçici hükümete ilişkin önerileri de içermektedir. Kuzey İrlanda Yasası ile 1998 yılında kurulan Kuzey İrlanda Meclisi 1 Temmuz 1998’de ilk kez toplanmıştır. David Trimble, Kuzey İrlanda'nın en büyük siyasi partisi olan Ulster Birlik Partisi (UUP) başkanı olduğundan ilk başbakan olarak seçilmiştir. Seamus Mallon, Milliyetçi Sosyal Demokratik Parti başkanı olarak Trimble’ın yardımcısı olmuştur.

14 Ekim 2002’de, Kuzey İrlanda sekreteri John Reid, Belfast - Stormont’ta IRA’nın casusluk faaliyeti yürüttüğü yönündeki iddialar sonrasında Meclisi askıya almıştır. UUP, Sinn Fein’in yönetimden uzaklaştırılmaması halinde güç paylaşımından çekileceğini söyleyerek tehdit etmiştir.

Meclis bu tarihten önce de, sendikacı partilerinin cumhuriyetçilerden ek güvenceler almadan şiddet olaylarını kınamayı reddetmesi nedeniyle üç kez askıya alınmıştır.
Sinn Fein ve DUP arasında yapılan güç paylaşım anlaşması sonrasında 8 Mayıs 2007 tarihinde devralınan yetki Meclis'e iade edilmiştir.

Olayların İç Yüzü

Stormont olayından sonra, 2003 yılı yetki devri için umut verici görünüyordu. Güç paylaşım müzakereleri Ekim başında Bağımsız Uluslararası Komisyon’un  (IICD) devreden çıkartılmasını ve IRA’nın geniş kapsamlı olarak silah stoklarını bırakmasını öngörüyordu. Ancak Ekim ayı başında, sendika kanadı süreçten çekildiğini açıkladı.

Kasım 2003’te yapılan Meclis seçimlerinden Sinn Fein ve DUP güçlenerek çıktılar. Ancak, IRA paramilitarist sendikacıların halen aktif olmasından yakınıyor, Sinn Fein’i ve DUP’yi şiddeti durduramamakla suçluyordu. Sonuç olarak, görüşmeler bir sonraki yılın Eylül’üne kadar sürdü. Ancak, sendikacıların talepleri nedeniyle üç ay sonra durum daha da kötüleşti.

Aralık ayında IRA, Kuzey Belfast Bankası’ndan 2.6 milyon Sterlin çalmakla suçlandı. Bu durum, sendikacılarla milliyetçilerin arasında güven krizine yol açacaktı. Ocak 2005’te Robert McCartney’in Belfast’ta ölümü sonrasında ailesi, McCartney’in Belfast’taki bar çıkışında bıçaklanmasının IRA’nın sorumluluğu olduğuna ilişkin büyük bir kampanya yürüttü.

Baskıların tırmandığı aylardan sonra, IRA 28 Temmuz 2005’te silahlı mücadeleyi bıraktığını açıkladı.

İyi niyet göstergesi olarak hükümet, Aralık 2004’te askıya alınan Sinn Fein’in Meclisinin toplamasına Kasım 2005’te yeniden izin verdi. Sonrasında Kuzey İrlanda Sekreteri Peter Hain Westminister için yardıma izin verilmesini Meclis Üyelerine tavsiye ediyordu.

Ekim 2006’da Kuzey İrlanda Meclisi ve güç paylaşımlı hükümetin zamanlaması konusunda bir mutabakata varıldı. Bu St Andrews Anlaşması Sinn Fein’in Kuzey İrlanda Polis Teşkilatının desteklemesini gerektiriyordu, aynı zamanda asayiş ve yargının kontrolünün de Stormont hükümetine devri için Mayıs 2008’i hedef tarih olarak belirliyordu. Sinn Fein Kuzey İrlanda Polis Teşkilatına ve kritik talep olan asayişin kontrolünün Westminister’dan transfer edilmesine her zaman karşı olmuştu.

DUP Ian Paisley’i yetki devri sonrasındaki yeni hükümetin başbakanlığa aday gösterirken, Sinn Fein ise Martin McGuinnes’i milletvekilliği için aday gösterdi. St Andrews zaman tablosuna göre seçimlerin 7 Mart 2007’de yapılması ve yetki devrinin 26 Mart’ta gerçekleşmesi planlanmıştı. Bu süreçte bazı gecikmeler oldu, nihayet yetki devri 8 Mayıs 2007’de sağlandı.  

Anlaşmazlıklar

IRA’nın silahlı mücadeleyi bırakmasından iki ay sonra, 26 Eylül 2005’te, IICD başkanı John Chastelain paramiliter grubun tamamen silahsızlandırılacağını açıkladı. Bir ay sonra Bağımsız İzleme Komisyonu (IMC)  IRA’nın faaliyetlerine son verme konusunda cesaretlendirici adımlar atıldığını açıkladı.

Ancak, sendikacılar IRA ve Sinn Fein’in, IRA’nın faaliyetlerine son vermesi konusundaki görüşmelerini baz alarak buna şüpheyle yaklaştılar.

IICD açıklamasına cevaben, Kuzey İrlanda’nın en büyük partisi DUP’un lideri Ian Paisley, IRA’nın faaliyetlerinin sonlandırması konusundaki görüşmeleri bir başarısızlık olarak gördüğünü söyledi. IRA’nın yapılan anlaşma gereği teslim ettiği silahların IRA’ya tekrar geri verildiğini belirterek, her iki komisyonun da raporlarını reddetti. Anlaşmanın bir parçası olarak, fotoğraf alınması ve kayıt tutulması yasaklanmış olduğundan, bu iddiaların kanıtlaması imkansızdı.

IRA’nın dağılmasından sonra ortaya çıkan ve askeri gündemi koruyan küçük gruplar sendikacıların ve halkın kaygılanmasına neden oluyordu. Ekim 2005’te açıklanan IMC raporu paramiliterlerin, sadı ve aynı zamanda muhalif muhalif cumhuriyetçilerin Kuzey İrlanda’ya negatif etki yapmaya devam ettiklerini ortaya koyuyordu.

Bu arada, milliyetçiler Hayırlı Cuma anlaşmasının en kısa zamanda uygulanmasını istediler. Bu, onlar için istikrarlı bir polis gücü ve güvenlik reformu demekti. Bunların yanında terör şüphelilerinin ve hapisten kaçan cumhuriyetçi mahkumların ne olacağı konusunda da tartışmalar sürüyordu.

Sinn Fein ve DUP arasında yapılmış olan  güç paylaşım anlaşmasına rağmen, küçük gruplar arasında terörist saldırılar sürmekteydi. 2010 yılındaki benzer bir saldırıda Kuzey İrlanda Polis teşkilatında çalışan ve katolik olan Peadar Heffron adlı bir polis memuru, arabasının yanında patlayan bir bomba nedeniyle bir bacağını kaybetti ve ağır şekilde yaralandı.  Başka bir polis memuru Ronan Kerr de, Nisan 2011’de arabasına konan bombayla öldürüldü.

Bir ay sonra Kraliçe İrlanda Cumhuriyetini ziyaret etti. Bu ziyaret İngiliz Devletinin en üst kademesi tarafından yapılan ilk resmi ziyaretti. Kraliçe, Dublin Kalesindeki konuşmasında İngiltere ile İrlanda Cumhuriyeti’nin ilişkilerinin karmaşıklığından bahsetti.  “Tarihsel yararını geç anladığımızı düşünerek  tüm bunları daha farklı yapsaydık veya hiç yapmasaydık denilebilir” dedi.

Daha sonra ekledi “Fakat, geçmiş yüzyıllarda geleceğe bakan hiç kimse bu iki milletin hükümetleri ve halkları arasındaki bağın bu denli güçlü olduğunu, şu anda yaşadağımız birlik ruhunu ve bu kalıcı bağlılığı  hayal bile edemezdi. Bu akşam burada olan hiç kimse iki ulusun bu gönülden gelen arzusundan şüphe duymamalıdır.”     

IRA’nın yerine geçmek üzere kurulan yeni terörist grupların oluşturulduğunu söyleyen raporlara rağmen, birliğin yeniden sağlandığı konusunda genel konsensüs oluşmuştu.

İstatistikler

Günümüzdeki şiddet tehdidi seviyesi Kuzey İrlanda ve Büyük Britanya için birbirinden ayrı değerlendirilmektedir.

Kuzey İrlanda’da bu seviye yüksek olup, terörist saldırı riski yüksektir.

Büyük Britanya’da ise şiddet tehditi bir vaka  olarak kabul edilmekte olup, terörist saldırı riski kuvvetli bir olasılıktır.

Kaynak: Home Office – 2012

Alıntılar

“Birkaç gün öncesinin manşetlerine baktığımızda, bölünmüşlüğün üstesinden geldiğimizi ve toplumun ortak geleceğini inşaa etme konusunda daha yolumuz olmasına rağmen, geçtiğimiz yıllar içinde Kuzey İrlanda’da çok önemli ilerlemeler kaydedildiğini görüyoruz.

“Hükümet yapılan anlaşmalara uymaya ve kurulan politik kurumların yanında olmaya devam edecek. Bunlara ek olarak devlet her türlü terörizm ve şiddet unsuru içeren eylemlere ve bunların amaçlarına karşı baskı unsuru olacaktır

“Sonuç olarak, istikrarlı, huzurlu ve refah içinde yaşayacak bir Kuzey İrlanda için yöneticilerle, siyasi partilerle ve bu topluluk içindeki her bireyle çalışmaya hazırım. Bu çok büyük bir fırsattır.

Theresa Villiers, Kuzey İrlanda Sekreteri ile yaptığı görüşmeden – Eylül 2012
 
Referans: BBC News, http://www.politics.co.uk/reference/northern-ireland-peace-process

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder